7 Ekim 2014 Salı

ORTADOĞU’DA NELER OLUYOR?





ORTADOĞU’DA NELER OLUYOR?

Doç. Dr. Şafak Nakajima

Mesaj ve postalarla, benden bu konuda yazmamı istiyorsunuz.

Bu sorunun tam ve doğru cevabını bilen var mı?

Elbette bilmekten kastım, herkesin yaptığı gibi hamasi sözlerle tarafgirlik yapmak değil.

Var olan karmaşık dinamikleri, tam anlamıyla çözebilmekten, anlamaktan söz ediyorum!

Bu topraklarda yaşayan her insan gibi ben de, yaşanan insanlık trajedisinden hem derin üzüntü hem de hicap duyuyorum.

Üzüntümün nedenini açıklamaya gerek yoktur sanırım!

İnsanların, aklın almayacağı biçimde vahşi yollarla öldürülmesine, ailelerin paramparça olmasına, kadınların pazarlarda satılmasına, çocukların hayat boyu üzerlerinden atamayacakları travmalara mahkûm edilmesine, en taş kalpli insanın bile tamamen kayıtsız kalabileceğini düşünmek zor!

Ama aynı zamanda, hicap da duyuyorum!

Çünkü Ortadoğu coğrafyasının:

Dünyada kadın/insan hakları ihlallerinin en üst düzeyde yaşandığı bölge olmasından,

Bilim, sanat ve felsefeyle asırlardır bağlarını koparmasından,

Eğitemediği, iş bulamadığı nüfusunun kontrolsüz artışından,

Her konuda geri kalmışlığıyla, Batıya bağımlılığından,

Böylece kaderi üzerindeki tüm söz hakkını yitirip, emperyal güçlerin istediği gibi at oynattığı bir yer haline gelmesinden,

Churchill’in, cetvelle çizerken hıçkırmasıyla (evet şarabı fazla kaçırıp da, hıçkırık tutmasıyla), sınırları trajikomik şekilde çentiklenen toprakları, bugün yine petrol ve doğal gaz savaşlarına yataklık ederken, hala düşünce ve davranış sistemini gözden geçirmemesinden,

Sorumluluk almak yerine, başkalarını suçlamasından,

Yanlış ittifaklarla oradan oraya savrulmasından,

Hicap duyuyorum!

Ortadoğu’da yaşayan tüm halkların, kendi düşünce ve siyasi yapılanmalarını yeniden sorgulaması
,
Çağdaş insanlık değerlerine kayıtsız şartsız sahip çıkması,

Her türden fanatizmi reddedip, insanlığın barış ve bekası için dayanışması zorunlu!

Bu yapılmadığı sürece, yüzlerce yıl geçse de, coğrafyamızın bir bataklık olmaktan çıkamayacağını görmek için, kâhin olmak gerekmiyor!

Başlangıcından beri bu sayfanın ana teması, akılcı düşünce ve insancıl varoluş oldu!

Çünkü dünyanın ve yaşamın gerçek değişiminin ancak bu yollarla gerçekleşeceği konusunda, tartışılmaz netlikte ve sarsılmaz sağlamlıkta bir inanca sahibim!

Toplumları oluşturan, bireylerdir!

Ancak gelişmiş, ilkeli ve tutarlı bireyler, sağlıklı toplumlar kurabilirler!

Bu gelişim, afakî bir ‘’kurtuluş’’ zamanına ertelenemez!

Hepimizin kendimizi gözden geçirmemizin, sloganların arkasına saklanmak, masumlara şiddet uygulamak yerine, akılcı davranan, sorunların çözümünde sorumluluk üstlenen bireyler olmamızın başlangıç noktası, tam da bu saattir!

Gelişmiş bir bireyin, siyasi duruşu da istikrarlı olacaktır.

‘’Buna zaman var mı?’’ demeyin!

Gelişime zaman ayırmayanların yaptığı herhangi bir şeyin kalıcı olduğunu, tarih henüz yazmadı!

Çürük tuğlayla, sağlam bina inşa edilemez!

Ortadoğu’nun kurtuluşu da, ancak gelişmiş bir bilinçle mümkün olacaktır!

Bunu en çok isteyen insanlardan birisiyim!

Çünkü sadece bir birey değil, duyarlı bir hekim olarak da, Kürt, Türkmen, Arap, Ezidi ve diğer tüm halkların acısını yürekten hissediyorum!

Ve biliyorum ki, acının dini ve milliyeti yok!

Toprak, ona düştüğümüzde, hepimizi soğuk bağrında eritiyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder