Hayat’ı geçen
yıl içimde gelgitlerin yoğun olduğu bir mevsimde okudum. Yılmaz Odabaşı’nın muhteşem
şiirinde yazdığı gibi Sesimde çığlıkların boğulduğu ama bağıramadığım
zamanlarda Hayat’ı okurken Onur Akın’ın yorumuyla Ey Hayat’ı sık sık dinledim.
EY HAYAT
Ey hayat,
sen şavkı sularda bir dolunaysın
Aslında yokum ben bu oyunda,
Ömrüm beni yok saysın…
Yaşam bir ıstaka;
sen şavkı sularda bir dolunaysın
Aslında yokum ben bu oyunda,
Ömrüm beni yok saysın…
Yaşam bir ıstaka;
gelir
vurur ömrünün coşkusuna.
Hani
tutulur dilin,
konuşamazsın…
Tırmandıkça
yücelir dağlar.
Sen
mağlupsun, sen ıssız.
Sesinde
çığlıklar boğulur ama
bağıramazsın.
Eloğlu
sevdalardan dem tutar,
aşk
büyütür yıldızlardan;
senin
düşlerin yasak,
dokunamazsın.
Birini
sevmişsindir geçen yıllarda.
Açık bir
yara gibidir hâlâ.
Hâlâ ne
çok özlersin onu,
ağlayamazsın…
Hikayesi olmayan insanlar, hikayesi olmayan nesnelerle
birlikte yaşamayı seçebilirler. Ama bu arada olan, tüketim yarışına kapılıveren
yoksullara oluyor, yeniyi edinememeyi eksiklik olarak yaşamanın ezikliğiyle ya
da hayatlarını taksitlerine endeksleyerek. Gerçi bunların hepsi, aslında,
üretilmiş ve edinilmiş sorunlar, kişinin kendinden ve sistemden kaynaklanan.
Gerçek trajediyi yoksulluğun açlık sınırında olan insanlar
yaşıyor, gelecek duyusunu tümden kaybetmenin getirdiği yabancılaşmayla.
Sahip olma tutkusu insanın zamanla olan ilişkisini de giderek
değiştirdi. Gelecek şimdinin üzerinde acımasızca egemenlik kurmaya
başladığından bu yana, insanlar kendilerinin olamayan zamanlar yaşamaya
başladılar. Aynı şekilde, geleceği projelerle ipoteklerken şimdiyi ezip geçen
çağdaş dünyanın beklentilerine teslim olmak da anksiyete ve depresyona davetiye
çıkardığı gibi uzun vadede, boşluk ve anlamsızlık gibi duyguların yaşanma
olasılığını içerebiliyor. S.104
Hayat, psikiyatrist Engin Geçtan’ın, uzun yıllardır
sürdürdüğü klinik deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına bakışını
dile getirdiği bir kitap. Geçtan terapi deneyimlerinden örneklere de yer
verdiği kitabında yabancılaşmadan, kaostan, gölgelere kadar pek çok konuya
değiniyor.
‘’Hayat’’ bana çok iyi
geldi.
Özellikle altını çizip bir kenara da not aldığım şu üç cümle
benim için değerlidir.
"yaşlı
adam dedi ki, kibri onu evrenden koparttığı için, insan iflah olmaz bir boşluk
yaşar derininde, acıtası.’’
"zaman,
bana bir insan hakkında bilgi sahibi olmanın onu tanımak anlamına gelmediğini
öğretti"
‘’belki de kendimizi
başkalarıyla kıyaslamalıyız, ama sadece gönül fakirliği ve zenginliği
açısından."
İyi Okumalar,
Özgür Okuryazar
Engin GEÇTAN: Tıp Fakültesini
bitirdi. Psikoloji ve nöroloji sahalarında ABD'de New York ve Colombia
üniversitelerinde uzmanlık eğitimi gördü. 1968'de doçentliğe, 1974'te
profesörlüğe yükseldi. ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde
öğretim üyeliğinde bulundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder