İçimizdeki Şeytan – Sabahattin Ali
Türk Edebiyatı tarihinde hızla gelip geçmiş bir yazardır Sabahattin Ali.
1940 yılında kaleme aldığı bu romanı kuvvetli iç çözümlemeleri, karakterlerin psikolojik iniş çıkışları, toplumsal olgulara dokunuşuyla benim için farklı bir yere sahiptir. Sabahattin Ali romanın yazıldığı dönemi o kadar iyi irdelemiştir ki, işlediği konu itibariyle doğruluğu günümüzde geçerliliğini korumaktadır.
İçerisinde çok güzel aşk betimlemeleri barındıran bu romanı okurken Macide ve Ömer’le birlikte Sirkeci, Fındıkzade, Sultanahmet, Beyazıt, Laleli arasında çok şey öğreneceğimiz aynı zamanda içimizde yarattığımız acizliği görebileceğimiz bir yolculuğa çıkacağız.
‘’İçimizdeki Şeytan’’ kitabını okurken altını çizdiğim o kadar çok satır var ki, üzerinde durup düşündüğüm, silkinip kendime geldiğim...
İşte o satırlar.
..."riyakarlık tesellide son haddini bulur"...
"... lakin hilkat bize bu felaketi hafifletecek bir vasıta vermiş: etrafı çeşmi ibretle temaşa kabiliyeti..."
‘’iyilik kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.’’
"insanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
Herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği, farkındalık eşiğini atlatan değerli bir roman.
İyi Okumalar,
Özgür Okuryazar
Facebook: https://www.facebook.com/ozgurokuryazar
İnstagram: ozgurokuryazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder