Sevgili Ermiş – Halil Cibran
Son bir yıldır uzun uzun mektuplar yazıyorum, postalanmamış.
Kaçıp sığındığım içimde ne var, ne yok akıttığım uzun mektuplar yazıyorum.
Okununca yargılanmacağım, yok sayılmayacağım, doğama saygı duyulacağı,
buluşulan ilk ‘’sözde’’ dost sohbetlerinde meze yapılmayacağım bir adres
bulamadım henüz.
Sevgili Ermiş kitabında Halil Cibran ve Mary Haskell’in Aşk
Mektupları var.
Cibran’ın sağlığı hiçbir zaman yerinde olmadığını, arkadaşlarına
ve akrabalarına yazdığı mektuplarda sık sık rahatsızlığından bahsederdi.
Ölmeden önce uzun süre çektiği tam teşhisi konmamış ciddi bir hastalık yüzünden
eriyip gidiyordu. 1930 yılında hasret duyduğu sağlığına bir daha kavuşamayacağı
hakkında ona imalarda bulunulmuş. Cibran artık hastaneye gitmeyecekti.
Ve Mary Haskell bir arkadaştan çok daha fazlası ve Cibran’a olan
yakınlığını kız kardeşinden başka kimse bilmiyordu. Mary neredeyse otuz yıl
Cibran’ın hayatının bir parçası olmuştu.
Cibran’ın Mary’e yazdığı bir mektubundan
...Ne zaman mutsuz olsam senin mektuplarını okuyorum sevgili
Mary. Sis içimdeki ‘’ben’’i ezdiğinde, küçük kutudan iki ya da üç mektubu
alıyorum ve onları yeniden okuyorum. Bana gerçek benliğimi hatırlatıyorlar.
Hayatta yüce ve güzel olmayan ne varsa göz ardı etmemi sağlıyorlar. Her
birimizin ama her birimizin bir yerlerde mutlaka dinlenecek bir yerleri olmalı,
sevgili Mary. Benim ruhumun dinlenme yeri, içimdeki sesin üzerine edindiğim
bilginin yaşadığı güzel bir koruluk.
Ve şimdi renklerle boğuşuyorum: Kavga korkunç ve birimiz
yenmeli! ‘’Peki ya senden ne haber, Halil? ‘’ dediğini duyar gibi oluyorum. Ve
Halil içindeki sese duyduğu susuzlukla diyor ki, ‘’Bırak da ruhumu renklerle
yıkayayım, bırak da gün batımını yutayım ve gökkuşağını içeyim.’’
İyi Okumalar,
Özgür Okuryazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder