23 Eylül 2014 Salı

Sofi’nin Dünyası – Jostein Gaarder




Sofi’nin Dünyası,1995 yılında Türkçe’ye çevirisi yapıldığında para biriktirip aldığım bir kitaptır. Bu kitabı okuduğumda henüz Lise öğrencisiydim. O yıllar, kişiliğimi nereye koyacağımı bilemediğim, sinirli, asi bir ergendim.

Türkiye gündemini takip ediyordum, kendimce bir ideoloji benimseyip peşinden gitmeye çalışıyordum. Felsefe kitabı okumak istiyordum fakat bulabildiğim tüm kitaplar bünyeme büyük ve cüzdanıma büyük geliyordu.

Bu kitabı okuduktan sonra kendimi uzun bir süre filozof gibi hissetmiştim. Girdiğim her ortamda Platon’dan bahsetmeye başlamıştım. J

Türkiye ise o yıllarda kaynıyordu, bu kitabı hatırlayıp size anlatmaya hazırlanırken gözümün önünden acı acı Türkiye gerçekleri geçti.
O yıllar  Güner Ümit'in, inter Star'da yayınlanan "Süper Turnike" programında, Alevilere "ensest" olduğunu ima eden sözleri üzerine, Aleviler iki gün boyunca televizyon önünde gösteri yapmıştı. Sanırım herkesin hafızasında hala tazedir bu olay.
O yıllarda büyük yankı uyandıran, tüm okullu kızların kabusu olan, bekaret kontrölü izinini  Milli Eğitim Bakanlığı okul müdürlerine vermişti. Tüm okul ayaklanmıştık 2 gün sonra unutmuştuk, gençtik.
Shp ve Chp birleşmişti.
Gazi Mahallesi Olayları
Gap Projesi…
Dinar depremi…
Kardak Kayalıkları krizi…
Sorgun grizu patlaması, işçi ölümleri…
Deniz Baykal hep genel başkan J
Nasuh Mahruki Everest’in zirvesindeydi o yıl ve bu bir sınav sorusuydu. Hafızamda saklı.
Protestolar…
Yürüyüşler…
Sesini çıkartanın tepesinde copların patladığı yıllardı.

Kitaba dönersek;
"Benzer insanların", yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, "3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır" diyen Goethe'nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım.

Kitabın kurgusu sürükleyici ve etkileyici. Sofi Amundsen “kimsin sen?” yazılı bir kart bulur ve felsefe tarihindeki gezintisi başlamış olur. İlk çağlardan bugüne felsefe tarihinin bir özetini yapan kitap, bütün bu konuları olabilecek en iyi şekilde, düşüncelere derinlemesine dalmadan insanlara felsefe sevgisi aşılamayı güden başarılı bir kitap.

Kitaptan Alıntılar,
·      İyi bir filozof olmak için gereken tek şey hayret etme yetisidir.

·      Hayatta en önemli şey nedir? Açlığın sınırında bir insana bunu sorsan, yiyecek der. Soğuktan donan birine sorsak, sıcaklık der. Kendini yalnız hisseden birine sorsak, başka insanlarla beraber olmak, diye cevap verir.
Ancak bu tür ihtiyaçlar karşılandığında, tüm insanların hâlâ ihtiyaç duyduğu şeyler var mıdır? Filozoflara göre, evet, vardır…

·      Neden yaşadığımız konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar “rastlantısal” bir ilgi değildir. S.20

·       Çocuklar için dünya ve dünyadaki her şey yenidir, ilginçtir. Büyükler içinse durum hiç de böyle değildir; büyüklerin çoğu için dünya sıradan bir şeydir.
Filozoflarsa diğer büyüklerden farklıdır. Bir filozof dünyaya alışmayı bir türlü beceremez. Dünya onun için hâlâ akıl almaz bir şey, evet, hâlâ sırlarla dolu, gizemli bir şeydir. Filozoflarla küçük çocukların en önemli ortak yanları budur; bir filozof ömrü boyunca duyarlı bir çocuk olarak kalır da diyebilirsin sen buna. S.26


·        Bildiğimiz ilk filozof, Anadolu’da bir Yunan kenti olan Miletos’ta yaşamış Thales’tir. Thales dünyayı dolaşmıştı… Thales, her şeyin özünün su olduğunu öne sürmüştür. S.41

·        ”Her şey akar,” diyordu Herakletios. Her şey hareket etmektedir ve hiçbir şey kalıcı değildir. S.44


·        Doğal bir arlanma duygusundan söz edilebilir mi?
En bilge kişi bilmediğini bilen kişidir.
Gerçek bilgi içimizde mevcuttur.
Doğru bilgi, doğru eylemi gerçekleştirir. S.70

İyi Okumalar,
Özgür Okuryazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder